Eugène Delacroix (1798–1863), Fransız romantik doneminin önde gelen isimlerinden biridir. Eserleri, yalnızca sanatsal yeteneğiyle değil, aynı zamanda dönemin felsefi ve toplumsal meselelerini yansıtma biçimiyle de derin bir anlam taşır. Delacroix’ın felsefesi, hem romantizm akımının temel değerlerini hem de bireysel görüşlerini içeren bir zenginlik sunar. Haliyle sanat tarihinde unutulmaz bir yere sahiptir. Paris’in 6. bölgesinde, daha çok Musée national Eugène Delacroix olarak muze, ünlü ressama adanmıştır. Bu kültürel alan bir müzeden daha fazlasıdır: aslında Delacroix’nın hayatının son birkaç yılında, 1857’den 1863’teki ölümüne kadar yaşadığı dairesiydi. Bu tarihi konut Fransız devletine bağışlandıktan sonra 1971 yılında ulusal bir müzeye dönüştürülmüştür. Fransa’nın en büyük ressamlarından birinin yaşamına ve çalışmalarına tanıklık etmektedir. Delacroix’nın orijinal haliyle korunan dairesi, günlük yaşamına ve yaratım sürecine dair samimi bir bakış açısı sunmaktadır. Bu tarihi alanın korunması, Delacroix ‘nın Fransız sanat tarihindeki önemini ve 19. yüzyıl sanatına yaptığı katkıyı yansıtmaktadır. Bu güzel kültürel mekânın itici gücü, aralarında Paul Signac, Edouard Vuillard, Ker-Xavier Roussel ve Maurice Denis’in de bulunduğu 1920’lerin birçok ünlü ressamının kararlılığından kaynaklandı. Çalışmalarına hayran oldukları Eugène Delacroix ‘ya saygılarını sunacak bir yer yaratmak istediler. Ve böylece bu eşsiz müze doğdu.
