Como Gölü: Zamanla Değişen, Hep Aynı Kalan Bir Huzur
İtalya’nın kuzeyinde, dağlarla çevrili zarif bir göl var: Como Gölü. Bu eşsiz yeri hem kışın soğuk sessizliğinde hem de yazın sıcak canlılığında deneyimledim. Farklı zamanlarda gitmiş olsam da, her mevsim gölün kendine özgü bir ruhu vardı — değişen sadece manzaralar değil, içimde uyanan duygulardı.
Bazı sabahlar gölün üstüne çöken ince sis, tepelerdeki karla birleşip dinginliğin tanımını yapıyor. Başka günlerse güneş gökyüzünü altına boyarken yeşillikler içinden gelen kuş sesleri, gölün kıyısında yürürken insana yaşam enerjisi aşılıyor. Zaman, burada farklı akıyor. Her mevsim kendi renklerini, kendi temposunu, kendi seslerini getiriyor.
Kış aylarında Como Gölü sanki fısıltıyla konuşuyor; yollar sakin, sokaklar daha boş, doğa içe dönen bir sessizlik içinde. Yazın ise göl cıvıl cıvıl bir hayata bürünüyor; tekneler suya karışıyor, insanlar sokaklarda, doğa tüm ihtişamıyla sahnede. Ama ne zaman giderseniz gidin, Como hep aynı derinliği sunuyor: yeşilin her tonuyla çevrili bir huzur, sakinliğin içinde gizli bir zarafet.
Bellagio, Varenna, Menaggio gibi kasabalar; dar sokakları, taş evleri ve göle nazır teraslarıyla bu mevsimsel geçişlerin en zarif tanıkları. Her gelişimde aynı yerlere uğrasam da, ışığın açısı değişiyor, rüzgâr farklı esiyor, manzara hiç bıkmadan yeniden büyülüyor beni.
Como Gölü bana doğanın sadece bir manzara değil, bir yaşam hali olduğunu hatırlattı. Mevsimlerle değişen ama özünü koruyan bir dinginlik. Kalabalıktan uzaklaşmak isteyen, doğayla yeniden bağ kurmak isteyen herkesin ruhuna dokunacak bir yer.

